28 Eylül 2009 Pazartesi

Ekrem Al Bıraktı !


İyimi oldu, kötümü oldu bunu sezon içerisinde tam anlamıyla göreceğiz.
Fakat şu haberden sonra etrafımdaki renktaşlarımın suratindaki gülümsemeler.. En azından taraftarın rahatladığının simgesi. Etraftan gelen yorumlar aynı. ' Bütün maçı eli cebinde izleyip, 80. dakikadan itibaren, değişiklik yapmaya başlayan bi adam fazla durdu zaten '
2 sene boyunca şişirme top, bireysel futbola dayalı oynayan şu takıma, 3 pas yaptırabilecek, hoca arayı içinde Bayram Akgül.
Son dedikodularda Uğur Tütüneker ve Güvenç Kurtar üzerinde. Hadi hayırlısı..

Napoli vs Siena 2-1 Serie A 2010 Day 6 Highlights

27 Eylül 2009 Pazar

Boluspor 3-1 Adanaspor


Tepki çekmemek amacıyla, umutsuzluğumu yansıtmamıştım etrafıma, yazıya. Fakat beklenen en azından benim beklentim oldu, takım Bolu'dan yine '0' puanla döndü. Sürpriz olan tek şey, anormal 4 kırmızı kart.

Maçı izleyemediğim ve hiçbir haber alamadığım için kulaktan dolma haberlerle burayı doldurmak istemiyorum. Aldığım en genel haberler, Ekrem Al'ın oyuna müdahele konusunda yeteneklerinin artık sorgulanması gerektiği ve takımdaki laubali tutum.

Üzgün değilim. Nedenini tam bilemiyorum ama büyük bir ihtimalle, bu deplasmandan fazla beklentim olmaması, üstüne, üst sıradaki çoğu takımın puan kaybetmesi.

Klişe bir şekilde önümüze bakıyoruz..
Haftaya yine bir deplasman.. Bu sefer yol İzmir'e, Bucaya düşüyor.. Bu sefer 3 puan şart !

Söylemeden geçmeyeyim: Herkeste gelecek hafta 4 kırmızı kartın yerine kim oynayacak korkusu, şaşkınlığı var. Kimse korkuya düşmesin, hafta içi oyananacak olan Çanakkale maçında, tahminen tüm cezalıların cezası kalkıyor.

26 Eylül 2009 Cumartesi

Bir Arma Uğruna..

3 puan için..
Arma için..

Bolu yolcusu kalmasın !

Moraller Bozuk(muş) !


Başkan De Laurentis'in üzgün olduğu, tüm gazeteler tarafından yazılıyor, çiziliyor. Tuttomercatoweb.com sitesine yaptığı açıklamalarda da, Donadoni'ye güveninin sonsuz olduğunu, Donadoni ile yola devam edeceğini açıklamış.

Kendi ne kadar daha görünürdeki Donadoni'den tatmin olur bilemiyorum ama, gazeterden öğrenebildiğim kadarıyla hazırlık periyordundaki başarısız kamp dönemi, başarısız sonuçlar ve izleyebildiğim maçlardaki kötü performans üstüne 4 haftada alınan 5 puanıda sorguluyordur umarım.

Ara Bitti !


Malesef bizde bloggerdaki giriş sorunu yüzünden, diğer tüm blog yazarları gibi kısa bir ara vermek zorunda kalmıştık. Tekrar karşınızdayız..

17 Eylül 2009 Perşembe

Turuncu Fanzin # 4 Çıktı


Tarihe bir not, tribünlere bir soluk... Turuncu Fanzin#4 çıktı...

Ağustos 2007 itibariyle 1.sayısıyla taraftarımızın huzuruna sunduğumuz Turuncu Fanzin'imizin 4. sayısını çıkarttık. 3. sayının ardından bir süre ara verdiğimiz fanzimizin bu sayısında nostalji ağırlıklı yazılara ağırlık verildi.

4. sayı ve daha önceki fanzinlerimize ulaşmak için tıklayınız: http://adanaspor.org/index.php?option=com_content&task=view&id=999&Itemid=218

Fanzin sayfamızdan e-fanzin olarak tüm sayılarımızı okuyabilirsiniz. Dergi tadında fanzinlerimizden almak ve arşivinize koymak için ise yapmanız gereken tek şey info@adanaspor.org adresinden bizimle iletişime geçmeniz.

Turuncu#4 içerisinde yer alan yazılar;

Turuncu-Beyaz’a Doğru
Aynanın İçi
Miliç
Bir Çukurova Destanı/Dadaloğlu
Güzel Günlerden
Adanalı Olmak
Adanaspor Kapanınca Neler Hissettim?
Taraftar ve Turbeyler İçin Güzelleme
Uslu Çocuklar Değil, Sahiplenen Taraftar Olmak
Turuncuya Çalan Saçlar
Futbol Şehitlerimizi Anarken
Bazı Pankartlarımız


Fanzinlerimiz ücretsizdir. info@adanaspor.org adresinden iletişime geçebilir, bilgi alabilirsiniz.

15 Eylül 2009 Salı

Pana - Galatasaray maçına Paolo Tagliavento ?

Haberi TV'de ilk gördüğüm anda küçük bi kahkaha patlattım. Böyle bir maça böyle bir hakem.. olmamalı dedim.
İtalyan hakem hakkında ne Yunanlıların nede Türk halkının çok fikri olduğunu düşünmüyorum. Aslına bakılırsa 2 gün önceye kadar benim de yoktu. Kendisini Genoa-Napoli maçıyla birlikte tanıdım. Onun hakkında bu yazıyı yazmamı sağlaysansa bizzat kendisi ve dolayısıyla FIFA.
Pazar günü Luigi Ferrari stadında 2 penaltı üzerine tam 6 sarı 3 kırmızı kart çıktı. Olağan gibi görünebilir ama, maçın geniş özetini izlediğim için rahatlıkla söyliyeyimki, maçtaki hiçbir kartın kart, ve penaltının normal olmadığının altını çizeyim.
Böyle gergin geçecek bir maça, bu kadar karta eli açık, ev sahibi taraftarın altında kalan ve saçma sapan bir hakem. Temsilcimiz Yunanistanda son derece sakin olmalı yoksa Tagliovento gibi 30 metreden küfür duyduğunu iddia edip, adam atan hakemden gazabı kötü olur.
Söylemeden geçmeyeyim dedim..

Türkiye Kupasında Rakip Belli Oldu


2009-2010 sezonu Türkiye Kupası 2. kademe müsabakalarının kura çekimi gerçekleştirildi ve rakibimiz belli oldu, Çanakkale Dardanelspor.

Türkiye Kupası 2. kademe maçları 30 Eylül 2009 tarihinde oynanacak. Kura çekimine, 1. Kademe maçları sonunda tur atlayan 18 takım, geçen sezon Bank Asya 1. Lig'de oynayan ve Süper Lig'e yükselemeyen 15 takım ile Süper Lig'den Bank Asya 1. Lig'e düşen 3 takım katıldı.

Sezon başında Türkiye Kupası'nın statüsü ile ilgili bazı değişiklikler gerçekleştirildi. Kupa'nın statüsüne eklenen play-off turu sayesinde kupaya katılan takım sayısı 54'ten 71'e çıktı. Tek maç eleminasyon sistemine göre yapılacak 2. kademe maçları sonucunda tur atlayan 18 takım, play-off turuna kalacak.
Play-off turunun ardından Türkiye Kupası guruplarına kalan 20 takım belli olacak. Geçtiğimiz ay sonuçlanan ihale sonucunda 2009-2010 ile 2010-2011 sezonu Türkiye Kupası müsabakalarının isim ve yayın hakkı TRT'ye geçti. Türkiye Kupası'nın gruplarından itibaren yapılacak 33'er maç önümüzdeki iki sezon TRT tarafından yayınlanacak.

Adanaspor Lig Radyo'da

Lig Radyo'da her salı akşam 20.00-21.30 saatleri arasında yayınlanan "Unutulmaz Maçlar" isimli programda bugün Adanaspor'umuzla ilgili anılar, maçlar konuşulacak. Bozkurt Yılmaz'la Unutulmaz Maçlar programına Adanasporluları temsilen kaplanpenche sitesi editörü Sayın Hakan Tabakan katılıyor. Yayın bugün saat 20.00'de başlıyor. Programı 92.3 Lig Radyo'dan canlı olarak dinleyebilirsiniz.

Kocaelispor 0-0 Adanaspor / Yazık !


Yazık ki, şampiyonluk parolasıyla yola çıktığımız bu sezonda, neredeyse tamamı 90-91'lilerden oluştan Kocaeli'yi deviremedik.

Maç hakkında çok fazla yorum yapmak istemiyorum, sadece maçtan önce söylediklerimi hatırlatmak istiyorum.

İlk 20 dakikalık periyotta gol bulamadığımız taktirde, işimizin daha da zorlaşacağını, zamanın aleyhimize işlediğini, gol bulamadıkça gençlerin direncinin, bizim stresimizin artacağını belirtiştim. Hepsi harfi harfine tuttu desem yeridir.
İlk 45 dakikada inanılmaz bir pres ve hırsla karşı karşıya kaldık. Topu, yönümüz kaleye dönük şekilde ayağımızda tutamadık, pas yapamdık. Sert presin karşısında topları şişirdikte şişirdik. Kocaeli ilk 60 dakika içerisinde bu oyun düzeninde oynayarak, bize top oynatmadı, ilk 50-60 dakikada içinde istediğini aldı. Neredeyse 60 dakika boyunca bu şekilde ayakta uyuduk. Ekrem hoca bu durum karşısında, herhangi bir müdahelede bulunmadı, oyun planlamsında değişikliğe, presi bozmaya, oyunu değiştirmeye gitmedi. Sadaece izledi !
65'ten sonra, ne kadar, gençler yorulup, biz kontrolü ele alsakta biraz geç oldu. Adam akllı 5 pas üst üsteyi 70. dakikada görebildik anca. 70'ten sonraki pozisyonlarıda değerlendiremeyince, 1 puana razı olduk.
Bireysel olarak Fevzi,İlyas,Metin en kötülerdendi. Doğtu dürüst 2 pas yapamdılar, topa hakim olamadılar, fazla top kaybı yaptılar. Pozisyonları çarçur ettiler. Ayrıca Son dakikada bir penaltı pozisyonu vardı ama, hakemin o anda görmediğini varsayıyorum, bu bizim için avutma olmamalı, maçı bu pozisyona bağlamamanız lazım, zaten golü önceden bulmalıydık. O yüzden kendimizi kandırma yoluna gitmeyelim.

Sonuç olarak 3 puan çıkarmamız gereken bir deplasmandan 1 puanla döndük. Sırada Hacettepe var,bu sene 5 Ocakta takımla ilk kez buluşuyoruz, zor bir maç olacağını düşünmüyorum ama puan kaybetme lüksümüz hiç kalmadı. Mutlaka 3 puan alıp yola devam etmeliyiz.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Genoa 4-1 Napoli / 44'' Heyecan




Lig başladığından beri izleyemediğim 3. maç oldu. Skor takibi falanda hak getire.Elime bilgisayar geçmeyince 15 dakikada bir telefonla maç takibine kaldık yine.
Bugün yarın da özetler elime geçer.

Maç hakkında arkadaşımdan aldığım, ve şu an internetten okuduğım kadarıyla, 30. dakikada Criscito'nun atılmasının üzerine 42'de Hamsik golü atmış. Tam devreyi Genoa gibi bir takımın önünde, Marassi'de, üstelik rakip 10 kişiyken kapatacakken, 45'te Floccari penaltıyla golü bulmuş, üstüne Campagnaro kırmızıyı yemiş. 2.yarı hem skor,hem oyuncu eşitliğini yakalayan Genoa haliyle affetmemiş, 2si, 3ü, 4ü üstüne 88'te Aronica'nın kırmızısı gelmiş.
Maç öncesi pekte umutla bakamadığım bir Genoa deplasmanından daha, geriye kalan '0'.



12 Eylül 2009 Cumartesi

Körfez'e Doğru

Geride kalan 3 maçta elde edilen 6 puan başlangıç için hiçte fena değil aslında. Karşıyaka'yı seyircisiz maçta yenmek, Mersin gibi tansiyonu yüksek bir maçta Mersin'i evinde yenmenin ardına, Rize'yi son cezalı maçımızda 5 dakika içinde elimizden kaçırmak, herkeste küçük çaplı bi hayal kırıklığına yol açtı. Ama puan tablosuna, oynan futbola bakıldığında kafalardaki soru işareti en azından tarafım adına kalkıyor.
Hedef şimdi bir devreliğinede olsa gençlerin elindeki, Körfez deplasmanı. Mutlak 3 puan alınması gereken bir deplasman, ve ne kadar kolay gözüksede kanımca o kadar zorlanacağız. İlk 15 dakika içinde gol veya goller bulursak işimizi bi hayli rahatlatırız. Fakat aksi takdirde gole ulaşamadıkça, zaman aleyhimize işler, panik başlar, direnişleri artar.

Sonuç olarak şampiyonluk olarak konulan hedef doğrultusunda her maç gibi bu maçıda kazanmalıyız. Futbolcular, Rize mağlubiyetinden sonra eminmki, gençlere karşı biraz daha temkinli ve kontrollü olacaklar. 3 puan için Körfez'e gidiyoruz..

11 Eylül 2009 Cuma

5 Eylül 2009 Cumartesi

'Kardes Kardes' Oynayın






Bu fotoğraflar tanıdık geldi mi ?
2 sene önceki Serie A'ya yükselme yolundaki son maç.
İki takımın 'kardes kardes' oynadığı,maç sonunda kutalamaların bizzat stadın içinden taştığı,taraftarların adrenalini kolkola tattığı,iki takımında sonunda Serie A'ya yükseldiği maç hatırladınız mı ?
3.hafta'da rakip yine Genoa,yer yine Luigis Ferrari.
'Kardes kardes' bi mac yine bizi bekliyor.En azından tribünler açısından.



Turbeyler Antep'e Gitmiyor


Maçın Antep'te oynanacağının açıklanmasından sonra,taraftarın Kamil Ocak'ta da takımı yalnız bırakmayacağı,Antep'e organizasyon düzenleneceği duyurulmuştu.
Organizasyonun yanında,bireysel olarakta Antep'e katılımlar olacağından,Antep'te gözle görülür bi kalabalık toplanacağınan kimsenin şüphesi yoktu.Fakat bugün dernekten yapılan açıklamada Turbeylerin yönetimden ve Büyükşehir belediyesinden otobüs konusunda yeterli destek görülmediğinden dolayı Antep'e gitmeme kararı aldıklarını az önce arkadaşımdan öğrendim.Ne zaman böyle bi olay patlak verecekti merak ediyordum ki,o hafta bu haftaymış.

Aslında mantık olarak süregelen Türkiye şartlarında gayet hak verilesi bir durum ortada.Her gidilen deplasmanda maddi açıdan ciddi zorluklar yaşanıyor.Benzini,otobüsü kiralaması,yemeği vs derken hepsi cepten olunca,biraz cebi yakıyor sezon içerisinde.
Bu durumda Aytaç Durak'ın sezon içerisinde böyle zamanlarda biraz yardım eli uzatması hem gruba,dolayısıylada takıma katkı sağlar.

Napoli 3 - 1 Livorno


Maçı o sırada yurtdışında olduğum için ne takip edebildim,ne izleyebildim,ne de haber alabildim.
İlk haftaki keyifsiz Palermo deplasmanından sonra gerekliydi bu 3 puan.
Maç hakkında net bilgilere sahip değilim ama tek öğrenebildiğim maça Qugi'nin damgasını vurduğu..

10' Quagliarella
36' Hamsik
48' Lucarelli
83' Quagliarella

Yürüyün Antep'e Gidiyoruz


Sessiz ve derinden,Süper Lig'e bir daha düşmemek kaydıyla ilerliyoruz.

Şu an ki form durumları ve kadrolar ele alındığında kafa kafaya gidicek gibi duruyor maç.
Savunmada tahminim ve arzum yine İzzet-Recep-Ersan-Anıl dörtlüsü.Ortasahada Fevzi,Kibong ,ikilisi yerlerini sağlamlaştırıyoralr her geçen gün.Ayrıyeten İlyas'ın yavaştan ağırılığını koymaya başlaması lazım ortasahaya .İleride Mbilla-Emre ikilisi yine banko gibi duruyor.

Rize'ye gelince..

Kadroyu sil baştan değiştirdiler.Ellerinde son derece tecrübeli ve kaliteli bi takım var.4 puanla 5. sıradalar ve bu sezon kafaya oynayacak takımların başında geliyorlar.Şahsen Rize'yi Süper Lig yolunda en büyük favori olarak görüyorum.

İlk 2 maçta ligin kaliteli takımlarını devirdik ki,eğer Süper Lig amaçsa,asıl bu maçlar kazanılmalıdır.Bu maçtan galip gelindiği takdirde üst üste oynanılan bu zor maçlardan elde edilen bu 3 puanlar,sezonun son haftalarına daha rahat girmemizi sağlayacak.

Maçın haftaiçi olmasına ve TV'nin naklen yayın yapmasına karşın Antep'e bizzat benim çevremden hatrı sayılır bi kalabalık gidiyor.Turbeylerinde dahimi olarak orda olacağını var sayarsak beklediğimden daha yüksek bi kitle orda olabilir.
Olacak bu sene olacak..


Kapanıpta geldik biz bu günlere..
And olsun döneceğiz Süper Lig'e


''Ömrümün En Güzel Hikayesi'' Satışta

Bir Adanaspor kitabı.Kaplanpenche.org'un yazarı,Hakan Hoca'nın eline emeğine sağlık.
Kitap Adana'da şu an sadece Çakmak Plaza'da satılıyor,ilerleyen günlerde tüm Kitapsanlarda kitaba erişebilirsiniz.

Kitaptan gayrı resmi bi önsöz..


Ne İstanbullara gider kuruluşumuz, ne Ankaralara. Kendi öz toprağımızın bir mahsulüyüz. Emeğin en kadim şehrine dayanırız. Irgatlara, marabalara da yaslanırız, kentin tozlu sokaklarına da. Esnafın alın teri şehrin tatlı hiddeti vardır köklerimizde ki isyanın ilk adıyız. Turuncu ve beyazın en yalın “imgelemine” dayanırız ve Çukurova’nın totemine döneriz yüzümüzü. Portakal ve pamuğun topraktaki acısına dikiliriz; ışıl ışıl şenliğinde eğleniriz.

Bu kadar “alkış” yeter sanırım.

Şimdi düze inelim.

Köklerimizde “hamasi” nedenler aramaya gerek yok. Bir kahramanlık destanı kurgulamak da boş iş... Soyumuz saraya da dayanmaz ki aslında sokak çocuklarıyız. Bir farklılık peşinde değiliz; kendimize öyle asaletler yükleme, apoletler takma telaşımız deniz seviyesindedir. Farklılıkları değil bir anlamda belki bilinçli de yapmadan “aynılıklarımızı” anlatacağız. “Kaderleri ve kederleri ortak” insanların yani tüm tribüncülerin, vefalı taraftarın, sebepsiz sevenin, yıkılmadan-vazgeçmeden takımının peşinde olanın benzer hikâyelerini paylaşacağız aslında.

Rahat okunan bir Adanaspor kitabının peşindeyiz bu anlamda. Belki daha çok (hadi basmakalıp bir ifadeyle söyleyelim) “yürekten yazdıklarımızı” paylaşacağız bu sayfada. Yoksa bir takımın


“bir tek tarihçesi” aşağı yukarı hep aynıdır.

*Bir tarih vardır kuruluşta

*Birileri emek vermiştir.

*Oluşum sağlanmıştır.

*Renkler, simgeler belirlenmiştir.

*Çeşitli ayrıntılar, incelikler zamanla oluşmuştur.

*“Sevgi bağı” kurulmuştur.

*Eğilimler alışkanlıklar kendini kabul ettirmiştir.

*Bir tarz kendini zamanla dayatmıştır.

*İlkeler belirlenmiştir.

*Eh, arada sportif başarı da varsa ne ala, olmasa ne gam.

*Zaten bu yola baş konmuştur.

Ama işte bunlar bir futbol takımının tarihini yazmak için yeterli midir? Geneldeki ansiklopedik bilgiler en kral takım için bile beş sayfadır on sayfadır. Bilemedin yirmi sayfadır. Hadi biz buna elli sayfa diyelim. Başarılar, kupalar, şampiyonluklar, krallar ve saireler ile…

Dediğiniz buysa, ortaya sadece kuru bir resmi tarih kitabı çıkar. Bu da söz konusu kitabı hazırlayanların dışında kimselerin umurunda bile olmaz. Ama herhangi bir takımın elli-altmış-yetmiş yıllık kayıtlı kronolojik tarihçesi içinde bir “Gayri resmi tarih” vardır ki bu, kaydı belleklerde güzelleştirilerek tutulan hakiki bir tarih olur ve bırakın bir futbol takımının, en eski uygarlıkların, ulusların tarihi hal böyleyken tadından yenmez olur.

Bu noktada Es-Es’in, Göz-Göz’ün, Teksas’ın, Tatangaların, Şimşeklerin, Kartalların, Kanaryaların, Aslanların, Çotanakların, Yarenlerin, Dadaşların tarihi bizim de tarihimiz oluverir.

İşte buradaki, ayrıntıdaki, deplasmandaki, tribündeki hikâyelerdir aslolan.

Gerisi laf-u güzaftır.

Sanırım bu kitapta nasıl bir içerikle karşılaşacağımızı anladınız (kaplanpenche izleyenleri zaten biliyor).

Yazılanlar itibariyle eksikler, kusurlar, abartmalar, güzellikler, uydurmalar, eklemeler, çıkarmalar, alıntılar, doğrular ve yanlışlar… Külli bizimdir, hepimizindir.